Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko 22 Ağustos Salı günü, Rusya destekli ayrılıkçıların kontrolünde olan Luhanks bölgesinde Ukrayna televizyon ve radyolarının izlenilebilmesini için ABD’nin desteğiyle inşa edilen bir televizyon kulesinin açılışını yaptı.
Poroşenko açılış konuşmasında bu kule sayesinde ayrılıkçıların kontrolündeki bölgeler ile Ukrayna’nın diğer bölgeleri arasında tek bir enformasyon alanının oluşturulması ve bu sayede ayrılıkçıların kontrolündeki bölgelerin Ukrayna’nın geri kalanıyla bütünlüğünün sağlanmasının hedeflendiğini söyledi.
Dünya Sağlık Örgütü direktörlerinden Dr. Nedret Emiroglu, Ukrayna’nın doğusunda Ukrayna güçleri ve Rusya destekli ayrılıkçılar arasında 2014 yılında bu yana süregiden çatışmalar nedeniyle gerçekleşen yıkım sebebiyle bu bölgede yaşayan yaklaşık dört milyon kişinin sağlık hizmetleri ve insani yardıma muhtaç bir halde yaşamaya mahkum olduğunu belirtti. Emiroğlu açıklamalarında, Doğu Ukrayna’da yaşanan çatışmalar nedeniyle sağlık altyapısının tahrip olduğunu, bu bölgedeki sağlık çalışanlarının yaşanan çatışmalar dolayısıyla korku içinde görevlerini yapmaya devam etmek veya ülkeyi terk etmek ikilemiyle karşı karşıya kaldıklarını kaydetti.
Ukrayna kaynakları, çatışmaların başladığı 2014 yılından bu yana, en az 160 sağlık kurumunun bombardımanlardan etkilendiğini ve yaklaşık 130 tanesinin kısmen veya tamamen hizmet veremez halde olduğunu bildirmektedir.
Hafta başında Ukrayna Merkez Bankası, devlet ve özel bankalara yönelik yeni bir siber saldırı olasılığının tespit edildiğini açıkladı. Ukraynalı yetkililer bu saldırı olasılığının arkasında Rusya’nın olduğu yönünde açıklamalarda bulundular.
Ukrayna güvenlik güçleri tarafından 21 Ağustos’ta Kiev’in Barışev bölgesinde gizli bir cephaneliğin ortaya çıkartıldığı bildirildi. 24 Ağustos’taki Bağımsızlık Günü kutlamalarına dikkat çeken Ukrayna makamları, ülkenin farklı bölgelerinde de benzer durumların yaşandığını vurgulayarak, bunların arkasında Rusya’nın parmağı olduğu yönünde görüş bildirdiler.
Resim kaynağı: unian
Bu bağlamda, Bağımsızlık Günü kutlamalarının yapıldığı 24 Ağustos’ta Kiev’deki Bakanlar Kabinesi binasının dışında gerçekleşen ve neticesinde sokaktan geçen iki kişinin yaralandığı patlama dikkat çekti. Yetkililer patlamaların terör eylemi olma ihtimali üzerinde durmaktadırlar.
Açıkça ifade edilmesi de, Ukraynalı yetkilerin olayın sorumlusu olarak Rus istihbaratı ile ilişkili kişi veya kişilere işaret etmektedirler. Bununla bağlantılı olarak, son günlerde Rus güvenlik yetkililerinin, “Ukraynalı teröristlerin” Moskova metrosunda büyük çaplı terör eylemleri düzenleyebileceklerine dair bilgi sızdırmaları da ayrıca dikkat çekmektedir.
14 Ağustos’ta New York Times’ta, Kuzey Kore’nin geliştirmeye çalıştığı füze programıyla ilgili olarak Ukrayna’dan bu ülkeye füze teknolojisi aktarıldığına dair kuşkuları ifade eden bir haber yayınlandı. Bu haberle ilgili olarak Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko, Ukrayna makamlarının bu iddialarla ilgili çalışma yapması ve böyle bir durumun olmadığının Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi dahil uluslararası platformlarda anlatılması talimatını verdi. Ukraynalı yetkililerin, bahsi geçen iddiaların arkasında Ukrayna’yı uluslararası platformlarda zora sokmak isteyen Rusya’nın olduğunu düşündükleri belirtilmektedir.
Hatırlanacağı üzere, Rusya’nın 2014’de Kırım’ı işgali sonrasında, Kırım Tatar aktivistlerinin başını çektiği bir grup, Kırım’ı Ukrayna anakarasına bağlayan hattı ablukaya almış, bunun üzerine Rusya Mayıs 2015’de, Kırım ve Rusya anakarası arasındaki sevkiyatı sağlamak üzere Kerç boğazı üzerinde 11.8 mil uzunluğunda bir köprü inşaatına başlamıştır.
Rusya, iki hafta önce bahsi geçen köprü inşaatı nedeniyle 28-31 Ağustos tarihlerinde Kerç boğazını deniz ulaşımına kapatacağını açıklamıştır. Bu gelişme üzerine geçtiğimiz hafta Ukrayna makamları Rusya’ya karşı bu girişimi nedeniyle yasal süreç başlatacaklarını bildirdiler. Konuyla ilgili görüş ifade eden bazı uzmanlar, bahsi geçen köprünün ekonomik ve jeopolitik açılardan Rusya için çok gerekli olmadığını, ancak Kırım ile Rusya Anakarası arasında karayoluyla bağlantısının kurulmasının sembolik önemini ifade etmektedirler.
Öte yandan, Ukrayna Ekonomik Gelişme ve Ticaret Bakan Yardımcısı Nataliya Mıkolska, Ukrayna’nın yılsonuna kadar Dünya Ticaret Örgütü nezdinde Rusya’ya karşı tarım ürünlerinin sevkiyatını engellediği gerekçesiyle başvuruda bulunacaklarını açıkladı. Bu başvuru, Ukrayna’nın 2017 yılında uluslararası platformlarda Rusya’ya karşı yaptığı dördüncü başvuru olacak.
Ukrayna’nın Washington Büyükelçiliği’nin Facebook sayfasında yayınlanan bir habere göre, 20 Haziran’da imzalan bir anlaşma gereği ABD’den Ukrayna’ya ithal edilecek olan taş kömürü sevkiyatının 85 bin tonluk ilk bölümü Eylül ayında Ukrayna’ya ulaşacaktır. Sene sonuna kadar bu miktarın 700 bin tona ulaşması beklenmektedir.
Bu haberle bağlantılı olarak değerlendirilebilecek bir başka haber ise ABD Enerji Bakanı Rick Perry’nin önümüzdeki hafta iki ülke arasındaki enerji işbirliğini geliştirmek üzere görüşmelerde bulunmak için Ukrayna’ya bir ziyarette bulunacağına dair açıklamalardır.
Ukrayna’nın doğusunda Ukrayna güçleri ve Rusya destekli ayrılıkçılar arasında yaşanan çatışmalarla ilgili olarak geçtiğimiz hafta yaşanan önemli bir gelişme, tarafların 1 Eylül’de okulların açılacak olması vesilesiyle 25 Ağustos gece yarısından itibaren geçerli olmak üzere bir ateşkes anlaşmasına varmış olmasıdır. Alman, Fransız, Ukrayna ve Rusya Сumhurbaşkanları arasında gerçekleştirilen telefon diplomasisi sonucu alınan ateşkes kararının ne zamana kadar geçerli olacağı ise belirtilmemiştir. Her ne kadar bu ateşkes kararı olumlu bir gelişme olarak addedilebilirse de, ateşkesin yürürlüğe girmesinden dakikalar sonra tarafların birbirini ateşkes ihlali yapmakla suçlamaları, bu anlaşmanın pratikte ne denli geçerlilik kazanacağı hakkında şüpheler doğurmaktadır. Nitekim, daha önce de bu tip ateşkes anlaşmaları yapılmış, ancak bunların ömrü oldukça kısa olmuştur.
Öte yandan, Ukrayna’da yayınlanan gazete ve haber portallarındaki haberlere göre Ukrayna İşgal Edilmiş Bölgeler ve Ülkesinde Yerinden Edilmiş Kişiler Bakanı Yury Hrımçak, ABD’nin Ukrayna özel temsilcisi Kurt Volker ve Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in yaveri Vladislav Surkov arasında 21 Ağustos’ta gerçekleştirilen görüşmeler neticesinde Rus birliklerinin Donbas’tan çekilmesi yönünde bir karara varıldığını bildirmiştir. Rus yetkili Surkov da görüşmenin faydalı ve yapıcı geçtiği, yeni fikir ve orijinal yaklaşımların öne sürüldüğü yönünde açıklamalarda bulunmuştur.
Öte yandan, geçtiğimiz hafta Ukrayna yetkilileri tarafından dile getirilen bir iddia yukarıda bahsedilen savlar ile çelişkili bir tablo ortaya koymaktadır. Bu iddialara göre Ukrayna, Donas’ta bir BM Barış Gücü konuşlandırılmasını istemekte, ancak Rusya bu girişimi engellemeye çalışmaktadır. Ukrayna haber ajanslarının bildirdiklerine göre, Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko’nun Eylül ayında New York’ta gerçekleştirilecek olan BM Genel Kurulu’nda Donbas’ta bir BM Barış Gücü konuşlandırılmasını yönünde çağrıda bulunacaktır.
Her sene 24 Ağustos’ta gerçekleştirilen Bağımsızlık Günü kutlamaları çerçevesinde düzenlenen kutlamalara bu sene ABD, Birleşik Krallık, Estonya, Gürcistan, Letonya, Litvanya, Moldova, Polonya, Romanya, ve Türkiye’den aralarında bu ülkelerin savunma bakanlarını da olduğu üst düzey yetkililer de katıldı. Kutlamalara katılan Türk Savunma Bakanı Nurettin Canikli, burada Polonyalı ve mevkidaşı Antoni Macierewicz ve Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko ile ikili temaslarda bulundu. Canikli’nin Poroşenko ile yaptığı görüşmeye Ukrayna Savunma Bakanı Stepan Poltorak da iştirak etti.
Bu sene gerçekleştirilen Bağımsızlık Günü kutlamaları çerçevesinde düzenlenen askeri geçit töreninde ise daha önceki senelerden farklı olarak, Birleşik Krallık, ABD, Kanada, Gürcistan, Letonya, Moldova, Polonya, Estonya ve Romanya askerleri de yer aldı. Rusya ile sorunlu ilişkileri olan ülkelerin askerlerinin Kiev’deki askeri geçit töreninde boy göstermelerinin Rusya’ya bir mesaj niteliği taşıdığı görülmektedir.
Bu gelişmeyle bağlantılı olarak, Ukrayna’nın Vişegrad Dörtlüsü olarak anılan Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya ve Slovakya arasında düzenlenen askeri tatbikatlara katılacağı açıklanması ve Litvanya, Polonya ve Ukrayna arasında askeri temasların artırılacağına dair demeçler dikkat çekmektedir.
Bunların yanında, ABD Savunma Bakanı James Mattis’in ABD’nin Ukrayna özel temsilcisi Kurt Volker ile birlikte Ukrayna’ya yaptığı ziyaret ve burada yaptığı bazı açıklamalar ve bununla paralel olarak ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson ve ABD’li Senatör John McCain verdiği demeçler geçtiğimiz haftanın en önemli siyasi gelişmeleri arasında yer almaktadır.
Mattis yaptığı açıklamalarda, Ukrayna’yı kastederek ülkesel bütünlüğünü ihlal eden Rusya’nın yanı başında egemen bir devlet olmanın zorluğuna değinmiş, Rusya’nın ülke sınırlarını zor yoluyla değiştirmeye çalıştığı yönünde ifadelerde bulunmuştur. Mattis, ABD’deki Trump yönetiminin Rusya’nın Kırım’ı işgalini kabul etmeyeceğini ve Ukrayna’ya 175 milyon Dolar tutarında etkili savunma silahları sağlanması fikrinde olduğunu da sözlerine eklemiştir. Ancak, daha önce gündeme gelen Ukrayna’ya 50 milyon Dolar tutarındaki anti-tank füze sistemleri sağlanması konusunda bir açıklamada bulunmamıştır. 2007’den bu yana Ukrayna’yı ziyaret eden ilk Pentagon şefi olan Mattis, Rusya’nın Avrupa ülkelerini de tehdit ettiğini de belirtmiştir. Rus basınında çıkan haberlere göre, Rus yetkililer Mattis’in açıklamalarını provokatif olarak nitelemiş, bununla ilgili memnuniyetsizliklerini belirtmiş ve bu tür açıklamaların varılan ateşkes anlaşması bağlamında yersiz olduğunu ifade etmişlerdir.
Benzer şekilde ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson da Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne vurgu yapan açıklamalarda bulunmuştur. Senatör McCain ise Ukrayna’ya silah yardımı yapılmasına taraftar olduğu yönünde açıklamalarda bulunmuştur. McCain, bunun barışçıl bir çözüm ile çelişkili bir girişim olmadığını “Statüko devam ettikçe, Rusya’nın hareket tarzını değiştirmesi için bir neden yoktur ve biz bu durumda ancak daha çok şiddet ve ölüm bekleyebiliriz” sözleriyle ifade etmiştir.