Ukrayna Derneği Başkanı Yuliya Biletska ve Kırım Derneği Genel Başkanı Mükremin Şahin’in de dinleyici olarak bulunduğu panele çok sayıda Türk ve Ukraynalı dinleyici katılım gösterdi.
Avim Başkanı Alev Kılıç ve Ukrayna’nın Ankara Büyükelçisi Andrii Sybiha’nın konuşmalarıyla panelin açılışı gerçekleştirildi.
Açılış konuşmasında öne çıkan açıklamalar ise şöyleydi; Sovyet rejiminin uyguladığı politikalar sonucunda Sovyetlerin pek çok bölgesi maddi ve manevi zarara uğramıştır. Ukrayna, Sovyetler Birliğinin bu politikalarından en çok mağdur olan ülke olarak bilinmektedir. 1932-33 yıllarında bu uygulama nedeniyle milyonlarca insan açlıktan dolayı yaşamını yitirmiştir. Bazı araştırmacılara göre bu sayı 3.5 milyon ile 10 milyon arasındadır. Yapay açlık sebebiyle ortaya çıkan bu trajediye zaman içinde Holodomor adı verilmiştir. Sovyetler döneminde Holodomor tabu olarak görülmüş ve bu konunun tartışılması engellenmiştir. 1991 yılında Sovyetler Birliğinin yıkılması ve Ukrayna’nın bağımsızlığına tekrar kavuşmasıyla beraber Holodomor’un farkındalığı konusunda yeni bir düzeye erişilmiştir. Holomor, Ukrayna milletinin bağımsızlığı konusunda bir yapı taşı oluşturmuştur. Ve günümüzde Rus saldırganlığına maruz kalan Ukraynalılar bunu her geçen gün daha iyi anlamaktadır. Ukrayna milletine karşı işlenen bu suça hiçbir şekilde zaman sınırı koyulamayacak ve her zaman tazeliğini koruyacaktır.
Avim Başkanı Alev Kılıç ve Ukrayna’nın Ankara Büyükelçisi Andrii Sybiha’nın konuşmaları sonrasında açlıkta hayatını kaybedenler için 1 dakikalık saygı duruşuna geçildi ve ardından da panelin moderatörü Mehmet Oğuz Tulun, konuşmacılar ve panelin işleyişi hakkında kısaca bilgi vererek, sözü uzman konuşmacılara devretti.
İlk konuşmayı Ukrayna Güvenlik Servisi Arşiv Direktörü olan Andriy Kohut yaptı. Konuşmasında Sovyet liderleri tarafından verilmiş olan emirleri, olaya tanık olanların ifadeleri, olayla ilgili çekilmiş fotoğrafları ve Holodomor hakkındaki Sovyet özel servis arşivlerini kaynak gösteren Kohut, “Biz bu trajedinin getirdiği bazı sonuçlarla yüzleştik ve 1980 yıllarda da bununla ilgili olarak ciddi çalışmalar yapıldı ve dünya Holodomor hakkında daha da bilgilendirildi.” diyerek, sözlerine şöyle devam etti; “1933 yılında bir Alman diplomatın kendi Dışişleri bakanlığına çektiği telgrafta, Ukrayna’da nüfusun %80 ‘nin öldüğü yazıyordu. Ukrayna halkını cezalandırmak için 13 Eylül 1932 yılında Stalin imzasıyla gizli talimatlar verildi ve burada “Mısırın Beş Kulaklı Kanunu” denilen kanunun hükümleri uygulandı.” Konuşmacı sözlerinin bitiminde Holodomor’un Sovyet kolektivizmi sonucu ortaya çıktığını ifade etti.
Panelin diğer önemli konuşmacısı, Tarih profosörü olan Prof. Stanislav Kulchytsky ise Holodomor’un anatomisini anlattı. Profosör Kulchytsky, “Holodomor Sovyet rejiminin baskılama eylemidir. Holodomor’un ana temelleri ekonomik ve sosyal nedenlere dayanmaktadır. Peki Holodomor neden Ukraynalılara karşı uygulandı? Çünkü Sovyet rejimine karşı en çok sesi Ukrayna halkı çıkartıyordu.” dedi
30 yıldan fazla süredir Holodomor üzerinde çalıştığını belirten profesörün şu sözleri oldukça dikkat çekti; “Lenin reformlarla dünya devrimine yol açacağına inanıyordu ve o zamanlarda Osmanlı İmparatorluğundan yeni bir Cumhuriyet doğduğunda, Atatürk’ünde onun yolundan geleceğini zannederek Atatürk’e çok destek verdi fakat Atatürk onun yolunu izlemedi, şuan ki Cumhuriyeti kurdu ve Lenin birkez daha kaybetti. Konuşmama son verirken şunu söylemek istiyorum, 1933 yılında Ukrayna halkı Stalin’nin eylemlerine yani Sovyet kolektivizmine karşı başlattığı mücadelede başarılı olabilseydi ve Kremlin çıkamayacak bir krize girmiş olsaydı Ukrayna Sovyetler Birliğinden erkenden çıkabilirdi. Söz konusu Stalin darbesi, Ukrayna halkının Sovyet rejimine karşı gücünü neredeyse sıfıra indirdi. Kısaca, Ukrayna onlarca sene önce bağımsız olabilir ve Avrupa’da tarih değişebilirdi.”
Ulusal kimlik arayışında Ukrayna’nın tarihini yeniden kavramsallaştırmasını anlatan Dr. Turgut Kerem Tuncel, Ukrayna’nın bugünkü sınırlarına 1964 yılında kavuşturulduğunu ancak bunun Ukrayna milletinin daha önce olmadığı anlamına gelmediğinin altını çizdi. Taras Şevçenko gibi insanların Ukrayna milletinin doğuşunda ileri bir rol oynadığını ifade etti. Holodomor’un 2003 yılından sonra uluslararası arenada daha çok konuşulmaya başlandığını ve o tarihlerde Holodomorun değil Holodomorun bir soykırım olarak inkarının yasaklanması ise oldukça dikkat çekici olduğunu belirtti. Dr. Turgut Kerem Tuncel, Ukrayna’nın ve Holodomor’un gelişiminden ve buna karşı Sovyetlerin tepkilerinden bahsetti. Sözlerinin bitiminde, “Umarım bundan sonra Holodomor daha iyi anlaşılır ve insan hayatının hiç birşeyden önemli olmadığının farkına varılır.” dedi.